8 Haziran 2025 Pazar
DOLAR 39.29 ₺
EURO 44.78 ₺
STERLIN 53.17 ₺
G.ALTIN 4,175.57 ₺
BTC 105,377.30 $
ETH 2,510.44 $
BİST 9,486.56

    Oktay Candemir: Kim Bu Cehennem Vatanın Uğruna Olmaz Ki Feda?

    Gündem 254
    Yayınlama: 25 Ocak 2025 Cumartesi 14:09 Güncelleme: 25 Ocak 2025 Cumartesi 19:18 Kaynak: Haber Merkezi Editör: Oktay Candemir

    Kim bu cennet vatanının uğruna olmaz ki feda? Oluyoruz işte; depremde bir enkazın altında saatlerce kurtarılmayı bekleyen öğrenciler feda oluyor, Konya’da yaşanan yurt yangınında gencecik kız çocukları feda oluyor, Kartalkaya yangınında Şevval Şahin feda oluyor. Van’da bir göl kıyısında 18 gün sonra cesedi bulunan ama 4 aydır nasıl öldüğü açıklanamayan Rojbin feda oluyor. 

    Oktay Candemir: Kim Bu Cehennem Vatanın Uğruna Olmaz Ki Feda?

    OKTAY CANDEMİR 

    Kim Bu Cehennem Vatanın Uğruna Olmaz Ki Feda?

    Bolu Kartalkaya’da yaşanan yangın, aramızdan 79 can aldı. Kışın soğuğunda, dağların zirvesinde yanan o alevler, binlerce hayal, umut ve masumiyeti de arkasında bırakarak kül etti. Bir yangın daha, ardında gözyaşı ve sorular bıraktı: Kim bu cennet vatanının uğruna olmaz ki feda?

    Bu ülke hâlâ cennet vatan mı, yoksa artık kendi girdabında sürüklenen bir cehennem vatan mı?

    Bu sorunun yanıtını, birkaç gün önce yaşanan ve 79 kişinin hayatını kaybettiği otel yangını verdi. Türkiye toplumu henüz 6 Şubat büyük deprem felaketinin yasını tutarken, Bolu’dan gelen kara bir haber, “Bu kadarına artık yürek dayanmaz” dedirtti.

    Kartalkaya’da, o karanlık gecede, rüzgarla dans eden alevler kayıplara dönüştü. Haber bültenlerinin önce 11 olarak verdiği ölü sayısı, ardından 34, sonra 57’ye ve son olarak 79’a yükseldi. Alıştıra alıştıra verdiler haberi.

    Depremler oluyor, yangınlar oluyor, neredeyse Türkiye’de gün aşırı bir felaket yaşanıyor ama yetkililerin soğukkanlılığı hep aynı ve aynı klişe cümleler: “Yaralarımızı en kısa sürede saracağız, sorumlular yargı önüne çıkarılacaktır.”... Ben bunca felaket gördüm, ne sarılan yara, ne de yargı önüne çıkarılıp cezalandırılan sorumlu gördüm.

    Alakası olmayan kişileri alırlar, göstermelik yargılar, sonra da serbest bırakırlar. Kamuoyunun vicdanını rahatlatmak için yapılmış birkaç atraksiyon, o kadar!

    Siz, bu ülkede; “Sorumluluk bana aittir. Bu soruşturma tamamlanana kadar görevimden geçici olarak istifa ediyorum” diyen bir yetkili gördünüz mü?

    Yaptıkları ilk iş yine yayın yasağı getirmek oldu. Yayın yasağı koymak demek, yurttaşların gerçeği öğrenmesini engellemek demek... Oysa ki, medyaya yasak getirmek yerine, bu durumlarda kendileri için medyaya çıkma yasağı getirseler ve bizde bir süre onları görmesek, ne iyi olurdu.

    Bizde böyledir. Sorumlu dediğimiz sorumsuzlar, kendilerini işin içinden bir şekilde sıyırır, sonra emekli olur, köşesine çekilir. Öldüğünde ise mecliste bir törenle ebediyete intikal ederler.

    Kartalkaya yangınında asıl sorumlular, suçu kendilerinden alıp başka yerlere ihale etmenin peşindeyken; o yangının içinde yanan sadece bir otel değil, aynı zamanda vicdanımızdı. Neden önceden önlem almadık? Neden insan hayatı bu kadar ucuz?

     Vatanın uğruna bu kadar acıyı göğüslemek, bu kadar ağır bir bedel ödemek, gerçeği görmezden gelmeye bir gerekçe midir?

    Her felaketin ardından şu basit soruyu soruyoruz: Neden önlem almadınız? Anlaşılan o ki, cevabı olmayan bu soruyu sormaya devam edeceğiz.

    Bir otel faciasını bile engellemeyenler, olası bir İstanbul depreminde ne yapabilir? Canımız kimlere emanet, bunu da artık iyice düşünmemiz gerekmiyor mu? 

    Peki,  hangi vatanın uğruna feda olacağız? Cennet vatanın mı, yoksa içinde bulunduğumuz cehennem vatanının mı?... 

    Kim bu cennet vatanının uğruna olmaz ki feda? Oluyoruz işte; depremde bir enkazın altında saatlerce kurtarılmayı bekleyen öğrenciler feda oluyor, Konya’da yaşanan yurt yangınında gencecik kız çocukları feda oluyor, Kartalkaya yangınında Şevval Şahin feda oluyor. Van’da bir göl kıyısında 18 gün sonra cesedi bulunan ama 4 aydır nasıl öldüğü açıklanamayan Rojin feda oluyor. 

    Bu yazıyı yazdığım sırada Konya'da çöken binanın enkazı altında kalan iki kişi daha feda oldu  bu cennet vatana. Peki, Konya'da 2 Şubat 2004'de  92 kişinin hayatını kaybettiği Zümrüt Apartmanı faciasını hatırladınız mı? Aynı yerde, aynı günlerde,  aynı facia... 21 yılda hiç bir şey değişmemiş ki, başımıza bunlar gelmeye devam ediyor. Deprem bile olmadan çöken binaların altında cennet vatana feda oluyorsak; hakkıdır, hakkı tapan milletimin istiklal!

    Feda edilecek, kaybedilecek bir şeyimiz kalmadı. Ne zaman ki bir can, bir çocuk ya da bir anne daha kaybolduğunda, o zaman anlayabiliyoruz acının büyüklüğünü. Ve belki de iş işten geçtikten sonra fark ediyoruz; bu ‘cehennem’ vatanının uğruna daha ne kadar bedel ödeyeceğiz?

    Hem bu dünyayı, hem öte dünyayı kendine cennet yapmak için didinen bir azınlığın yarattığı cehennemde birer kurbanız sadece. Tüm mesele bundan ibaret.

    İlk Yorumu Sen Yaz
    code